İnsan hayatı için su nasıl bir önem arz ediyor ise, Bursa için de su, aynı anlamı taşımaktadır. Evliya Çelebi'nin "vel-hasıl Bursa sudan ibarettir" ifadesi, suyun Bursa'nın önemli değerlerinden biri olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle Bursa'nın yeşil sıfatını kazanmasında kentin su kaynaklarının da etkisi büyüktür.Bursa Sicilleri, bir evde dört-beş türlü su aktığını belirtirken, Hasib Şeyh Ahmed'in Miyahiye'si ise, Bursa'da var olan yaklaşık 40 adet akardan bahsetmektedir. Bu rakamlar bize Bursa'nın tam bir su şehri olduğunu da göstermektedir. Bu akarların kıymetini bilen Osmanlı yönetimindeki etkin kişiler, kimi zaman Kenti suya kavuşturmak ve hayır dua kazanmak adına, kimi zamanda sahip oldukları güçlerinin birer göstergesi ve yaptıkları yeniliklerin bir temsilcisi olarak birçok su yapısı (kaynarca, kaplıca, hamam, çeşme) imar ettirmişlerdir. Bu yapıların bir kısmı imar edilirken, akarların taşıdığı suyun niteliğine göre konumlandırılmış olup, bir kısım yapıya ise, nitelikli ve kıymetli sular, yapının imarından sonra akıtılmıştır.Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar bölgesi içerisinde bulunan su yapılarına can veren birçok akardan bahsetmek mümkündür. Pınarbaşı Suyu: Şehrin yarıdan fazlasına ulaştığı bilinmekte olup, İvaz Paşa vakıflarına, Kuşbazlar Hanı'na, Kamberler Çarşısı'nda, mescidin önündeki çeşmeye ve Bali Bey Hanı'na Pınar Başı Suyu akardı. Gökdere Suyu:1553 tarihli bir sicil kaydında, Hayrettin Paşa tarafından getirildiği bilinmektedir. Pirinç Hanı başta olmak üzere, Koca İbrahim'in Gale Pazarı'ndaki çeşmesine ve I.Murad'ın Tuz Pazarı'ndaki Çifte Hamamı'na akmaktaydı.
Müftü Suyu: Alboyacılar Çarşısı'ndaki çeşmeye, Ulucami avlusundaki dört burmalı ve çini hazineli çeşmeye, buradan da iki eşit kısma ayrılarak, 20 burmalı büyük şadırvana, 18 burmalı küçük şadırvana akardı. Büyük şadırvandan Şengül Hamamı'na bir miktar su verildikten sonra Pirinç Hanı karşısındaki üç burmalı çeşmeye gelir ve küçük şadırvandan gelen su ile bu çeşmede tekrar birleşir. Müftü suyunun Setbaşı Köprüsü ayağı ise, Kayıhan Camii duvarında ve Dülgerler Hamamı'na karşı iki burmalı çeşmeye gelir. Buraya gelen sudan Kayıhan Camii'n deki sekiz burmalı şadırvana da su verilmekteydi.
Veziri Suyu (Menbaı) : Mahmut Paşa kolu, Uzun Çarşı içinden geçerek Fidan Han'ın ortasındaki şadırvana gelir. İsmail Hakkı kolu, Tahtakale, Tuzcular Çarşısı, Eski İpek Hanı ve İsmail Hakkı Tekkesi'ne ulaşır. İpek Hanı kolu ise, Tahtakale Pazarı içindeki şadırvana, Köfüncüler ve Bakırcılar Çarşısı'na su taşımaktaydı.
Bölgenin adeta can damarı olan bu akarların nihayetlendiği çeşme ve şadırvanlardan ancak bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Haznesi, burma veya salması, döneminin sanatsal üslubunu yansıtan ayna taşı ve banisinin yazılı olduğu kitabesi ile Osmanlı çeşmeleri, kimi zaman bir meydan, kimi zaman ise köşe ya da duvar çeşmesi olarak,
bulundukları yere estetik bir görünüm kazandırmıştır. Bugün var olan tarihi çeşmelerin de çoğunlukla duvar çeşmesi tarzında olduğu görülmektedir. Çünkü Bursa, bir su şehri olması sebebiyle, II. Abdülhamit döneminde yapılmış sütun tipi çeşmelerin dışında, İstanbul'da gördüğümüz suyun depolanmasını da sağlayan büyük sebillere hiçbir zaman ihtiyaç duymamıştır.
Tarihte olduğu gibi, bu gün de çarşı ve hanlar içerisindeki hareketliliği düşünecek olursak, bu canlılığı sürekli kılmada, insanlara bir mola verdirip, kaldıkları yerden devam etme gücünü veren suyun, dolayısıyla çeşmelerin etkisi göz ardı edilemez bir gerçektir. Bölge içinde yer alan çeşme ve şadırvanlar, sadece fiziksel açıdan değil, sosyal, kültürel ve dini açıdan da önemli bir yere sahiptir. İslamiyet'in temel şartlarından biri olan beden ve mekan temizliği için su, önemli bir ihtiyacı oluşturmaktadır. Bölge içerisinde belirttiğimiz akar, çeşme ve şadırvanları diğer dini ve Sosyo kültürel yapılarla birlikte düşündüğümüzde, buradaki nüfus yoğunluğunu ve meydana gelen hareketliliğin boyutunu da tahmin etmek zor olmayacaktır. Bir de suyun müzik aletlerini kıskandıran sesinin, geçmişte bazı manevi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmış olduğunu biliyoruz. Bu nedenle suyun çağrıştırdığı bereket ve temizlik gibi ifadelerin arasına, huzur sözcüğünü de eklemek yanlış olmayacaktır. Bu gün varolan taşınmaz kültür varlıkları arasında çeşme ve şadırvanlarımız, çoğu zaman atlanmış ve kendisine hak ettiği değeri bulamamıştır. Çeşmelerin bir kısmı ya tamamiyle yok olmuş ya da harap bir şekilde kaderine terk edilmiştir. Bugün, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkmak ve korumak amacıyla yapılan projeler kapsamında, çeşmelerinde rekonstrüksiyon ve restorasyonları yapılarak orjinal görünümleri kazandırılmaya çalışılmaktadır.
ABDAL ÇEŞMESİ
Abdal Camii'nin karşısında yer alan Abdal Türbesinin doğu duvarına bitişik olduğu bilinmektedir. Bir onarım esnasında kaybolan, ancak daha sonra Muradiye Camii haziresinde bulunan çeşmenin kitabesi, Osmangazi Belediyesi'nin çevre düzenlemesi esnasında yeniden yapılmış olan çeşmeye monte edilmiştir. Çeşmenin kitabesinde; Şeyhülislam Karaçelebizade Abdülaziz Efendi'nin hayır eseri olduğu yazmakta olup, tarihi belirtilmemektedir.
BAT PAZARI ÇEŞMESİ
Bat pazarında, Davut Paşa Hamamı'nın karşısındaki bir dükkanın köşesinde yer almaktadır. Çeşmenin, Barok üslubu bezemelerin yer aldığı iki cepheli kitabesinde, Şiblizadeler den Ali tarafından, H. 1173 -M. 1759/60 tarihinde yapıldığı belirtilmektedir. Çeşmenin teknesi yoktur ve suyu akmam aktadır. Bat Pazarında bir çeşme de meydandaki çınarın dibindedir. Seramik kaplı bir duvarın içinde, bir yalak, bir ayna taşı ve musluktan ibarettir. Yine aynı alanda birde kuyu bulunmaktadır.
İSMAİL HAKKI ÇEŞMESİ
Bursa'nın önemli mutasavvıflarından İsmail Hakkı Bursevi tarafından yaptırılmış olan tekkenin, mescidine çıkan iki taraflı merdivenin altında, ortada yer almaktadır. Çeşme, büyük sivri bir kemer ile içte yer alan ayna taşı ise, küçük bir kemer ile çevrelenmektedir. Tuğla malzeme ile yapılmış olan çeşmenin ayna kemerinin üzerindeki kitabesi orijinal olup, H. 1135- M. 1723 tarihini vermektedir.
ULU CAMİ ÇEŞMELERİ
Cami'nin içindeki şadırvan, ortada, üstü camekan ile örtülmüş olan kubbenin tam altında yer almaktadır. 16 köşeli olan şadırvanın, her yüzünde bir musluk bulunmaktadır. Mermer havuzunun ortasında 3 kademeli bir fıskiyesi vardır. Ulu Camiin avlusunda ise; üzeri kurşun örtülü ahşap kubbeli iki büyük şadırvan bulunur. Ancak bugün, 8 köşeli olan bu şadırvanların üzeri piramidal bir camekan ile örtülmüştür. İki büyük şadırvanın arasında, gayet zarif ve mermer işçiliğinin güzel bir örneği olan çeşme bulunmaktadır. 4 köşeli olan çeşmenin 3 yüzünde de sülüs yazı ile yazılmış kitabesi yer alır. Kitabesinde, H.1313tarihinde Vali Münir Paşa tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Çeşmenin, ayna kısmı oyulmuş olup, kafes şeklinde demir parmaklıklar ile örülmüştür. Caminin Kuzey batı köşesinde yer alan minaresinin gövdesinde ki çeşme de oldukça dikkat çekicidir. Çeşmenin ayna taşı üç kademeli farklı tarzlardaki nişler ile çevrelenmiştir. Çeşmenin yalağı ve musluğu yoktur, suyu akmaktadır.
ÇİNİLİ ÇEŞME
Ulu Cami'nin güney-batı köşesinde yer alan Çinili Çeşme kitabesinin verdiği bilgilere göre; ilk olarak H. 1321- M. 1923 tarihinde yapılmıştır. Çeşme, sebilleri anımsatan görüntüsü ile Bursa'da çok sık rastlanmayan bir çeşme tipine sahiptir. Dört cephelidir. Doğu cephesindeki ayna tamamen mermerden yapılmıştır. Bu cephenin yalağı yoktur. Diğer üç cephede, yalaklar iki mermer ayak üzerine oturmaktadır. Ayna taşlarının etrafı, Kütahya çinisi ile bezenmiştir. Ahşap ayaklar üzerine oturan çatısının tavanı da çıtalar ile kare şekli verilerek süslenmiştir.
1952 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından çeşmenin dökülen çinileri, Kütahya'dan getirilen çiniler ile yenilenmiştir. Sonrasında çeşme, 1959 yılında Ulu Camii'nde yapılan büyük onarım sırasında "muhdestir" kararı ile yıkılmıştır. 1993-1994 yılları arasında ise çeşme aslına sadık kalınarak yeniden yapılmıştır.
MÜNİR PAŞA ÇEŞMESİ
Ulu Camii'nin doğusunda Vali Münir Paşa tarafından 1895 yılında yaptırılmıştır. Çeşme doğuya ve batıya bakan, birbirine simetrik iki cepheden oluşmaktadır. İki cephesi de tarz olarak benziyor olsa da ayna taşlarını çevreleyen çini bordürler açısından farklılık gösterirler. Sıraltı tekniği kullanılarak yapılmış olan çinilerde ağırlıklı olarak rumi motifler hakimdir. Çeşmenin yalak kısmı yekpare mermer oyularak yapılmış ve altında yarı silindirik bir kaide ile de desteklenmiştir. Ayna taşının iki yanında köşeli sütunlar yer alır.
KAYHAN ÇEŞMESİ
Kayhan Camii avlusunun batı köşesinde bir çeşmenin var olduğu bilinmektedir. Ayna taşı kitabesinde "Müftü Abdülaziz" yazılı olduğu kaynaklarda geçmektedir. Ancak bu gün kitabeli tarihi çeşme yıkılmış olup, yerine bir şadırvan yapılmıştır. Bunun dışında Kayhan Camii doğusunda avlu duvarı dışında bir çeşme mevcuttur.
TUZ PAZARI ÇEŞMESİ
Çeşme, Tuz Pazarı Camii'nin yanında, çiçek pazarının ortasında yer almaktadır. Dört cepheli kare tabanlı ve kenarlarının ortası yarım daire, havuz görünümlü bir yalağın İçine oturtulmuştur. Ayna mermerinin ortası oyularak, kafesle kapatılmıştır. Kafes arkasında çeşmenin haznesi görünmektedir. Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından, 1972 senesinde tamir edilmiştir.
KOZA HAN ŞADIRVANI
II. Bayezid tarafından yaptırılan Koza Han'ın avlusunun merkezinde şadırvanlı mescid yer almaktadır. Mescidin sekiz yüzü olup, altındaki şadırvan ise onaltı yüzlüdür. 1948 yılında tüccarların yardımı ile Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından onarılmıştır.
FİDAN HAN ŞADIRVANI
XV. yüzyılda Mahmut Paşa tarafından yaptırılan Fidan Hanının avlusunun ortasında bir havuz ve onun üzerinde 12 sütun ile yükseltilmiş mescid yer almaktadır. Havuzun mermerine bitişik, iki kurnalı çeşmesi ve mescide çıkan merdivenlerin altında üç kurnalı çeşmesi mevcuttur. Havuzunun ortasında 2 kademeli fıskiyesi vardır.
BEDESTEN ŞADIRVANI
Bedestenin ortasında yer alan bu çeşme, Kapalı Çarşı yangınından (1958) sonra yapılmıştır. Havuz tipi çeşmelerin bir örneği olan yapının tabanı onaltı adet kaide mermerin birleşmesinden meydana gelmiştir. Her mermerin üzerine dıştan çerçevelenmiş, mermer plakalar oturtularak, onaltı gen bir havuz oluşturulmuştur. Havuzun ortasında, yekpare bir ayak üzerinde yükselen ve fıskiyeyi andıran küçük bir havuz yerleştirilmiş ve dört adet kurna takılmıştır.